20 Şubat 2012 Pazartesi

Sosyal Bilgiler 5. sınıf Değerlendirme Soruları

1. Sahip olduğumuz hak ve özgürlükleri kullanırken hangi davranışı sergilersek yanlış yapmış oluruz?
A) Hastalanınca doktora gitmek.B) Evde kısık sesle müzik dinlemek.C) Kütüphanede kitap okumak.D) Okul saatinde sinemaya gitmek.

2. Okulun müzik korosuna katılan bir öğrenci aşağıdakilerden hangisini yapamaz?
A) Sevmediği kişileri korodan attırabilir. B)Koroda görev alabilir.C) Koronun tanıtım çalışmalarına katılabilir.D) Koroya ait müzik aletlerini kullanabilir.

3. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının devlete karşı görevlerinden değildir?
A) Askere gitmek B) Vergi vermekC)Hacca gitmek D) Seçimlerde oy kullanmak

4. Yurdumuz topraklarının Asya Kıtası’nda kalan kısmına ne ad verilir? A) Avrupa B) TrakyaC) Anadolu D) Başkent

5. “Atatürk İlkeleri, Türk toplumunun……………… doğmuştur. ”Cümlesinde noktalı yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) kavgasından B) törelerindenC) ihtiyaçlarından D) sürtüşmesinden

6. Aşağıdakilerden hangisi siyasi alanda yapılan inkılâplardan değildir?
A) Saltanatın kaldırılmasıB) Cumhuriyet ilan edildi.C) Yeni Türk alfabesi kabul edildi.D) Halifelik kaldırıldı.

7. İlkbaharda yağışlar ile yeşeren, yazın kuruyan otlardan oluşan bitki örtüsü aşağıdaki iklimlerin hangisinde görülür?
A)Karasal iklim B) Karadeniz iklimiC) Akdeniz iklimi D)Okyanus iklimi

8. Kayseri, Yozgat, Konya illeri hangi bölgemizde yer almaktadır?
A) Ege Bölgesi B) Karadeniz BölgesiC)Doğu Anadolu Bölgesi D) İç Anadolu Bölgesi

9. Ülkemizde en çok incir yetiştirilen il hangisidir?
A) Bursa B)Aydın C) Kayseri D) Antalya

10. Aşağıdakilerden hangisi sanayi bitkisidir?
A) Domates B) Üzüm C) Pamuk D) Elma

11. “Kazanç amacıyla her türlü mal ve hizmetin alınıp satılmasına………denir.”Cümlesinde noktalı yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) üretim B)ihracat C)ticaret D) ithalat

12. Ege Bölgesinde geniş verimli araziler ve uygun iklimin bulunması hangi geçim kaynağının gelişmesini sağlamıştır?
A)Tarım B) OrmancılıkC) Balıkçılık D)Hayvancılık

13. gazete- televizyon-telefon- bilgisayar
Yukarıdaki teknolojik ürünleri yaşamımızın hangi alanında kullanırız?
A) sağlık B) eğlence C) ulaşım D) iletişim

14. Aşağıdakilerden hangisi bir bilim adamında olmaması gereken özelliklerdendir?
A) Araştırmacı B) DikkatsizC) Sabırlı D) Çalışkan

15. Aşağıdakilerden hangisi sivil toplum örgütlerinde mutlaka olması gerekenlerdendir?
A) Maddi çıkar B) ZorunlulukC) Dayanışma D) Yarışma

16. Eğitim alanında çalışan sivil toplum örgütleri yürüttükleri proje ve çalışmalarla eğitime destek verirler. Bu destekten daha çok kimler yararlanırlar?
A) Özel okula giden çocuklarB) Kimsesiz ihtiyarlarC) Milletvekili çocuklarıD) Kimsesiz yardıma muhtaç çocuklar

17. Aşağıdakilerden hangisi yasalarla ilgili bir özellik değildir?
A) Yazılı kurallardır.B) Barışı ve huzuru sağlar.C) Ülkedeki zengin kişilerin çıkarı doğrultusunda düzenlenmiştir.D) Güvenliği sağlar.

18. Kaymakamlar hangi bakanlığa bağlı olarak çalışırlar?
A) Milli Eğitim BakanlığıB) Adalet BakanlığıC) İç İşleri BakanlığıD) Milli Savunma Bakanlığı
19. Avrupa’nın en büyük ekonomik gücüne sahip ülkesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Almanya B) BrezilyaC) Çin D) Yunanistan

20. Aşağıdakilerden hangisi Mısır’a ait değildir??
A) Piramitler B) Yağmur OrmanlarıC) Mumyalama D) Hiyeroglif

Başarılar Dilerim…

Kurşun Asker Masalı


Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak bir ülkede bir oyuncak evinin içinde tam altı tane kurşun asker yaşarmış. Bunları bir gün alıp bir oyuncakçı dükkanının vitrinine koymuşlar.
Altısı da tüfekleri omzunda hazır olda duruyordu. Yalnız içlerinden birinin tek ayağı yoktu. Oğlunun doğum günü için armağan almaya çarşıya çıkan bir baba, askerleri görünce çok beğenmiş, hemen dükkâna girip onları satın almış, satıcı, askerleri kutuya yerleştirirken birinin tek bacaklı oluşunun nedenini açıklamış babaya. Bunları yapan ustanın kurşunu son askere yetmeyince o da topal kalmış. Baba şaşırmış bu duruma ama bir şey dememiş, kurşun askerleri alıp çocuğuna götürmüş. Doğum gününde eğlenen çocuklar, askerlerle oynayıp eğlenmişler
Oyun oynamaları bitince altı tane kurşun askeri kutularına yerleştirmişler. rafa kaldırıldı. Yarı karanlık kutunun içinde askerlerin canı sıkılıyormuş, Yalnız topal olan kurşun asker kutunun kapağının aralığından dışarıyı görebiliyormuş ve bunu kendisi için bir eğlence gibi görüyormuş. Bizim topal kurşun askerin gözüne ilk çarpan, masanın üstündeki oyuncak bir kaleyle kalenin içindeki şato oldu. Şatonun önünde güzel bir prenses heykeli duruyordu. Prenses, kollarını iki yana açıp bir ayağını kaldırmış, aynı dans eder gibiymiş. Topal kurşun asker prensese aşık olmuş. Ağzını bıçak açmaz, bir söz söylemez hale gelmiş. Tek isteği prensesin yanına gitmek, ona kavuşmakmış, başka hiçbir şeyi gözü görmez olmuş.
Ertesi gün oyuncakların sahibi olan küçük çocuk, bizim küçük kurşun askeri kutusundan çıkarıp oynamaya başlamış. Şimdi hem prensesi daha iyi gören kurşun asker, gözünü ondan ayıramıyormuş. Kurşun askeri prensese bir şey olacak diye o kadar korkuyormuş ki…
O sırada hava birden kararmış, şimşekler ve ardından sert bir rüzgâr çıkmış. Rüzgar o kadar Kuvvetli esiyormuş ki,, pencerenin yakınında duran kurşun askeri savurup pencereden sokağa yuvarlayıvermiş sokağın bir köşesindeki kaldırımın kenarına düşmüş. Onu kimse görmemiş hatta gelip geçenler, üstüne basacak gibi oluyor,kurşun askerin korkudan yüreği ağzına geliyormuş. Rüzgârın ardından yağmur yağıp çukurlara sular birikmiş, sel olup akmaya başlamış. Hava açtığında su birikintisinin başına oynamaya gelen iki çocuk onu görünce o kadar sevinmişler ki. Biri kâğıttan bir kayık yapmış, Öteki bizim askeri içine bindirmiş ve iki çocuk sularla oynamaya dalıp bir süre sonra kayıkla askeri unutmuşlar. Kayık suyun içinde yavaş yavaş hareket ederek sürüklenmeye başlamış ve bizim asker yüzen kayığın içinde, silahı omuzunda dimdik duruyormuş. Korkuyu aklından bilke geçirmiyormuş, akıp giden yağmur suları sonunda büyük bir ırmağa ulaşınca, kurşun asker , koskoca ırmağın ortasında bir nokta kadar kalmış ve bir süre dalgalara kapılıp ilerlemiş. Bu arada yağmur daha hızlı yağmaya başlamış ve kâğıttan kayık ıslanınca da içine sular dolmaya başlamış. Böylece ırmağın azgın sularına gömülüvermiş.. Kurşunun ağırlığı onu ırmağın en dibine itiyormuş ve bu karanlık, ıssız soğuk yer artık onu korkutmaya başlamış. Işığa yeniden kavuştuğunda bir evin sıcacık mutfağında ocağın yanında durduğunu görmüş. O sırada sahibi olan çocuk gelip onu bulmuş ve alıp odasındaki yerine koyuş.
Kurşun asker oraya geldiği için o kadar mutluymuş ki, ilk işi, prensesi araştırmak olmuş.Bir bakmış ki, Prenses, bıraktığı yerde ve iki kolu iki yana açık, bir ayağını kaldırmış dans ediyormuş gibi duruyor ve ona bakıyormuş.Kurşun asker çok mutlu olmuş ki, prensesle bütün gece boyunca birbirlerine sevgiyle bakışıp durmuşlar.
Üzerinden birkaç gün geçmiş ama mutluluğu çok uzun sürmemiş. Sahibi olan çocuk bizim kurşun askerden sıkılmış ve artık onunla oynamaz olmuş. Bununla da kalmamış, bizim kurşun askeri alıp alev alev yanan şöminenin içine atmış. Kurşun askerin alevlerden canı çok yanmış ve bir süre sonra erimeye başlamış. Yine sevgilisi prensesten ayrılıyormuş işte, en çok da buna üzülüyormuş doğrusu. Tam o sırada açık pencereden giren güçlü bir esinti, prensesi uçurup ateşin içine düşürüvermiş.
Bizim kurşun asker, sevinçle kollarını açıp prensesi kucaklamış. Artık onun için yeni bir hayat başlıyormuş.